15 Ocak 2012 Pazar

Sokakta hayat var…



Bugün Kadıköy sokaklarının birinde biraz nefeslenmek için bir bara girdim.  Masaya oturduğumda ilk gözüme ilişen bira altlıklarının üzerinde "Sokakta hayat var" yazılı olmasıydı.

Evet. "Sokakta Hayat Var"

Bize televizyonlardan öğretilen hayatın ne kadar sahte olduğunu, özendirilen hayatların kurmaca ve amacının biz insanları uyutmaya yönelik olduğunu unutmayalım.

Görmeyi, duymayı, koklamayı, dokunmayı, tatmayı öğrenmek için sokaklar bizi bekliyor.

Ne kadar dışarıda kalırsak o kadar özgür oluruz. Ne kadar içeride kalırsak o kadar tutsak olacağımız gibi.

Özgürlük sokakta başlar ve bir gün yine dışarıda son bulur.

Gerçekten kim bu Erol Egemen?




Kaybedenler Kulübü'nü izleyenleriniz hatırlar. Filmde bir Erol Egemen sendromu yaşanmaktadır. Bugün Kadıköy sokaklarını dolaşırken bu yazıya rastladım. Filmi seyrettikten sonra arkadaşlarla çokça şakasını yapmıştık. Gerçekten kim ulan bu Erol Egemen?

14 Ocak 2012 Cumartesi

Birkaç satır…


Yaşamında değişiklik yapman yıllar sürecek. Çünkü, yaşamında değişiklik yapman, yaşamında ilişkide olduğun, önem verdiğin, sevdiğin, saydığın kişilerde değişiklik yapmak zorunda kalman olacak.

Onlara verdiğin önemde, sevgide, saygıda değişiklik yapman, sonra da onları bırakman, onlardan ayrılman, kopman.

Ama bu hep böyle sürecek gidecek.  Yaşamda değişiklik yaratacak 'karar'larda, gelip ya da gidip bir kişiye dayanmayan bir gerekçe, geçerli olamaz.

Yaşam, hep, gelip, kişilere – bir kişiden gelip bir başka kişiye – bağlanandır; işte, sonra da ondan – onlardan – ayrılıp kopup giden… (Kant)